Şifa terapisti ve profesyonel koç. 2017 yılında ilk kez tanıştığım bioenerji şifasını öğrenerek ilk şifa yolculuğuma çıktım. Daha sonra almış olduğum spiritüel eğitimlerle beraber ICF onaylı yaşam koçluğu eğitimimi tamamladım. Ve yolculuğumun ilk zamanlarında blog olarak açmış olduğum Instagram sayfamı daha çok kadına daha etkili çalışmalar sunmak için kullanıyorum. Evli ve 2 çocuk annesiyim. Seninle buluştuğumuz için şükürler olsun.
Şifa nedir şifacı kimdir Ben şifayı iyilik hali olarak tanımlıyorum. Hayatının her alanında iyilik hali diyebiliriz buna. Bazen anlatmakla şifanı bulursun bazen dinlemekle bazen de dostça bir gülümseme ile. Şifaya giden yollar çok çeşitlidir. Annenin çocuğuna yaptığı dua bir arkadaşınla içtenlikle içtiğin kahve gibi yollarla seni bulabilir şifa.
Peki şifacı kimdir? Her şeyden önce seni yargısızca dinleyen, iyileşme yolunda seninle beraber yürüyen ve senin özgür iradene müdahale etmeden yol arkadaşındır. Bununla beraber tarih sahnesinde şifacılık kavramı çok eskiden beri zaten vardı. Şaman kelimesi Uygurca'da hastalara ilaç yapan hastalıkları gideren kişi olarak geçiyor. Geleneksel tıp uygulamaları, bitkiler, yağlar, kokular ve bunlarla yapılan çalışmaların hepsi şifacılık çalışmalarının içerisindedir. Günümüzde ise Reiki, bioenerji, bilinçaltı terapisi, aile dizimi seansları ve hatta koçluk seansları da şifaya hizmet eden araçlardır.
Tarotun kökeni kesin olarak bilinmemekle birlikte, 14. yüzyıl sonlarında Avrupa’da ortaya çıktığı düşünülür. İlk tarot desteleri İtalya’da “Tarocchi” adıyla ortaya çıkmıştır. Başlangıçta bir oyun olarak tasarlanmış ve soylular arasında oynanmıştır. Tarotun bugünkü anlamıyla sembolik ve ruhsal kullanımı ise çok daha sonra gelişmiştir. 15. yüzyılda Visconti-Sforza ailesi için özel olarak tasarlanan tarot desteleri en eski örneklerdendir. Bu kartlar dönemin sanatını ve dini sembollerini içerir. Tarot destesi genellikle 78 karttan oluşur: 22’si Büyük Arkana, 56’sı Küçük Arkana’dır. Büyük Arkana kartları, ruhsal yolculukları ve arketipsel enerjileri temsil eder. Küçük Arkana ise günlük yaşamın temalarını ve dört elementi içerir. 18. yüzyıldan itibaren tarot, Avrupa’da okültizmle ilişkilendirilmeye başlandı. Fransız okültist Etteilla ve Eliphas Levi tarotun ezoterik yönünü ön plana çıkardı. Tarot artık sadece bir oyun değil, bir bilinçaltı ve sezgi dili haline geldi. 20. yüzyılda Carl Jung, tarot sembollerini kolektif bilinçdışının dili olarak yorumladı. Tarot kartları psikolojik analizde de kullanılmaya başlandı. En bilinen modern tarot destesini 1909’da A.E. Waite ve Pamela Colman Smith tasarladı. Bu deste “Rider-Waite” olarak bilinir ve günümüzde en çok kullanılan tarot sistemidir. Tarot bugün hem kişisel gelişim hem de spiritüel rehberlik için kullanılmaktadır. Her kart bir arketip, bir bilinç hâli ve bir yaşam temasıdır. Tarot, geçmişten bugüne değişerek ama özüyle aktarılmış bir sembol dilidir. Ve hâlâ her kart, insanın kendi iç sesini duyabilmesi için fısıldar.
Şifacılık, insanın ruhsal, bedensel ve duygusal bütünlüğünü desteklemek üzere yapılan kadim bir uygulamadır. Tarihin her döneminde farklı kültürlerde şifacılar; otlarla, dualarla, dokunuşla ya da sembollerle çalışmıştır. Şifacılık, sadece hastalığı değil, hastalığın ardındaki anlamı da fark etmeyi amaçlar. Bir şifacı; gözlemleyen, hisseden ve kişinin kendi iyileşme potansiyelini hatırlatan kişidir. Geleneksel şifacılıkta bitkiler, su, ateş, toprak ve hava gibi doğa elementleri kullanılırdı. Birçok toplumda şifacılar köyün bilgesi, sırdaşı ve danışılan rehberiydi. Şifa sadece bedene değil, aynı zamanda ruhun dengesine yönelik bir arayıştır. Modern tıbbın gelişimiyle birlikte şifacılık bir dönem geri planda kalsa da, özünü hiçbir zaman kaybetmedi. Bugün “enerji şifası”, “Reiki”, “bioenerji”, “bilinçaltı temizliği” gibi yöntemlerle şifacılık yeniden ilgi görüyor. Modern şifacılar artık hem kadim öğretileri hem de psikolojik farkındalıkları birleştiriyor. Bir şifa seansı sadece enerji çalışması değil, aynı zamanda bir farkındalık alanıdır. Kişinin içsel hikâyesi duyuldukça beden de rahatlamaya başlar. Şifacılık artık bir “müdahale” değil, kişinin yanında durma ve alan tutma sanatı halini almıştır. Teknoloji çağında bile insanlar sezgisel rehberlik arayışını bırakmamıştır. Çünkü herkesin içinde bir şeyler hep “hissedilir ama anlatılamaz.” Şifacılık, tam da bu anlatılamayan yerde devreye girer. Artık modern bir şifacı, sadece ruhsal değil, duygusal zekâyı da kullanır. Sezgiler, empati, bilinçli iletişim ve enerji alanı farkındalığı bu işin temel taşlarıdır. Şifacılık bugünün koşullarına adapte olmuş ama özünden uzaklaşmamıştır. Ve her çağda olduğu gibi şimdi de, bir kalpten diğerine geçen en doğal yolculuktur.
Aile dizimi terapisi, 1990'lı yıllarda Alman psikoterapist Bert Hellinger tarafından geliştirilmiştir.Helinger, yıllarca yıllarca Afrika'daki Zulularla yaptığı çalışmalar sırasında aileye dair güçlü bağları gözlemlemiş, ardından aile terapisi ve sistem teorisi gibi kuramlardan ilham alarak Aile Dizimi modellini şekillendirmiştir.
Aile ya da daha önceki nesillerde yaşanan göç, travma, yok sayma, haksızlık vb.travmatik olaylar hem sistemik hem de biriktirilmiş duygular ve davranışlar olarak ortaya çıkmaktadır.Kişinin gündelik hayatına etki eden sorunun kaynağına gidilerek sorunun çözülümü sağlanır. Aile dizimi terapisi, aile içinde yaşanan olaylar sonucunda yaşanan bozulma ve kopmalar üzerinde çalışan bir sistemdir.